19.04.2012
ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ SEMİNERİ
13 Nisan 2012 tarihinde
Bakanlığımız ve Avrupa Birliği (AB) Delegasyonu işbirliği ile Katılım
Öncesi Bölgesel Çevre Ağı (RENA) tarafından İstanbul, The Marmara Taksim
Otelinde "Türkiye-AB İklim İşbirliği: Fırsatlar, Faydalar ve Zorluklar"
başlıklı "Ulusal RENA İklim Eylemi Politika Semineri" düzenlenmiştir.
RENA, Türkiye ve diğer AB aday ülkelerine, Avrupa Birliği’nin iklim ve
çevre politikaları ile mevzuatın uyumlaştırılması hususlarında destek
sağlayan bir kuruluştur. Bu seminer, iklim alanında AB ile Türkiye
arasında işbirliği kurulabilmesi muhtemel faaliyet alanlarının tespiti
bağlamında düzenlenmiştir.
Seminerin amacı, iklim değişikliği alanında Türkiye’de ve
AB’de iklim değişikliği bağlamında yapılan faaliyetlerin katılımcılara
ve basın açıklamasıyla kamuoyuna duyurarak, bilgi ve deneyim
paylaşımının sağlanması ve AB ile iklim eylemi politika alanında
işbirliği yapılabilecek alanların tespitidir.
Foruma, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan BAYRAKTAR, Kalkınma Bakanı
Cevdet YILMAZ, Avrupa Komisyonu İklim Değişikliği Komisyoneri Connie
Hedegoard, Avrupa Komisyonu İklim Eylemi Bölüm Direktörü Laurence Graff
konuşmalarıyla katılım sağlamıştır.
Seminer arasında Sayın Bakan Erdoğan Bayraktar ile Sayın Komisyoner
Connie Hedegoard tarafından bir basın açıklaması yapılmış ve basından
gelen sorular cevaplandırılmıştır. Bu yolla kamuoyunda, iklim
değişikliği alanında Türkiye-AB ile işbirliği, karbon ticareti, iklim değişikliği ile mücadele, uyum ve azaltım politikaları konularında farkındalığın artırılması amaçlanmıştır
Açılış Konuşmaları
Kalkınma Bakanı, Cevdet Yılmaz, ulusal kalkınma çerçevesinde
azaltım ve uyum faaliyetlerinin rolü üzerine bir konuşma yapmıştır. 2014
yılında çıkarılacak olan Kalkınma Planı’nda daha çevreci bir yaklaşımla
daha yaşanabilir kentler elde edilmesinin planladığını ifade eden
Yılmaz, dünya çapında emisyon salınımına ülke olarak katkımızın binde 4
civarında olarak çok düşük olduğunu belirtmiştir.
Avrupa Komisyonu İklim Değişikliği Komisyoneri, Connie Hedegoard,
iklim değişikliğine karşı erken harekete geçmenin doğuracağı
fırsatlardan ve RENA’nın bu anlamda çok işlevsel bir konuma sahip
olduğundan bahsetmiştir. Türkiye’nin çevresindeki ülkeler için düşük
karbon emisyonlarının sağlanması ve karbon ticareti anlamında iyi bir
rol model olabileceğini sözlerine eklemiştir.
Çevre ve Şehircilik Bakanı, Erdoğan Bayraktar, iklim
değişikliğinin küresel bir sorun olduğunu ve küresel mücadeleyi
gerektirdiğini belirterek, konuşmasında iklim değişikliğiyle mücadele
kapsamında yapılan işleri tanımlamıştır. İlk olarak hazırlanan “Ulusal
İklim Değişikliği Strateji Belgesi” ile ilgili sektörlerde sera gazı
emisyonu kontrolü ve iklim değişikliğine uyuma yönelik ilkeler ve
stratejik hedeflerin belirlendiğini, bu Strateji Belgesi’nin uygulamaya
geçebilmesi için İklim Değişikliği Eylem Planının (İDEP) tamamlandığını belirtmiştir.
Bakan ayrıca Bakanlıkça tamamlanan İklim Değişikliğine Uyum Stratejisi ve Eylem Planı’nı
dile getirerek, Akdeniz Havzasında yer alan ülkemizin hassas konumu
nedeniyle iklim değişikliğine uyum konusuna verilen önemi ifade etmiş,
uyum kadar sera gazı emisyonlarının kontrolüne de özen gösterilmesi
gerektiğini vurgulamış ve son dönemde iklim değişikliğiyle mücadelede
önemli bir iktisadi araç olan karbon ticaretiyle ilgili Türkiye’de önemli işler yapıldığını söylemiştir.
Özel
konumu nedeniyle Kyoto Protokolü’nün emisyon ticareti mekanizmalarından
yararlanamayan ülkemizde, Gönüllü Karbon Piyasası’nda çoğu
hidroelektrik, rüzgar ve jeotermal gibi yenilenebilir enerji alanlarında
olan 170’in üzerinde proje geliştirildiğini belirten Bayraktar, bu
projelerin kayıt altına alınmasına ilişkin Bakanlıkça karbon sicili
oluşturulduğunu açıklamıştır.
Bayraktar,
2012 sonrası dönem için karbon piyasasının oluşturulması sürecinde, bu
konuda öncü, ülkemizin de içinde bulunduğu ve 25 devletin Dünya Bankası
aracılığıyla bir araya gelerek oluşturulan “Karbon Piyasasına Hazırlık Ortaklığı”
sayesinde Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu kapasite geliştirme faaliyetleri
için hibe kaynaklara erişim imkanına sahip olduğunu ve ülkenin karbon
varlıklarının azami değerinden işlem görmesi için gerekli uluslararası
işbirliği fırsatlarını yakaladığını vurgulamıştır.
Bakan ayrıca, Bakanlığın sera gazı emisyonlarının takibine yönelik taslak bir yönetmelik
hazırladığını, bu yönetmelik ile üretim tesislerinden kaynaklanan sera
gazı emisyonlarının izlenerek raporlanacağını ve AB emisyon ticareti
mevzuatının sera gazı emisyon izleme kısmı ile uyumlaştırılacağını
belirtmiştir. Son olarak Bakan Durban Konferansı’nda
iklim değişikliğiyle mücadele konusunda tüm ülkeleri bağlayan hukuki bir
belgenin 2015 yılına kadar kabul edilmesi ve 2020’de yürürlüğe girmesi
kararının alınmasının memnuniyet verici olduğunu belirtmiştir.
Seminerde Tartışılan Konular
RENA
İklim Çalışma Grubu Koordinatörü, Imre Csikos tarafından RENA
tanıtılarak, RENA ile iklim kapsamında yürütülen işbirliği
anlatılmıştır. RENA’nın AB’ye aday ve adaylık öncesi ülkelere yardım
amaçlı olduğunu, farkındalığın arttırılması, iklim konusunda uzmanlardan
oluşan platformların kurulması gibi çalışmaları yürüttüğünü belirten
Csikos, Türkiye’ye ayrılan bütçenin 465,64 Milyon Euro (%18) olduğunu göstermiştir.
Avrupa
Komisyonu İklim Eylemi Bölüm Direktörü, Laurence Graff tarafından ise
AB İklim Eylemi kapsamında AB’nin 2050 hedefinin sera gazı
emisyonlarının %80-90 oranında azaltılması olduğunu belirten Graff, AB
karar-alma sürecinde, çevresel verimliliğin arttırılması, emisyonların
azaltılması, piyasa bazlı araçların (karbon ticareti, düşük emisyonlu
karbon yatırımları için teşvikler, vb.) üretilmesi, enerji güvenliği,
yeşil istihdam, eşitsizliklerin azaltılması gibi konulara
odaklanıldığını ifade etmiştir.
Çevre
Yönetimi Genel Müdürü Recep Şahin tarafından, Durban Zirvesi sonrası
yeşil iklim platformunun kurulduğunu ancak bizim ülke olarak özel
konumumuz nedeniyle uyum, teknoloji transferi, kapasite geliştirilmesi
ve finansman anlamında herhangi bir destek alamadığımızı belirten Şahin,
bu alanda 2015 öncesi müzakerelerin sürdürüldüğünü ifade etmiştir.
Avrupa
Komisyonu İklim Eylemi Bölüm Direktörü, Laurence Graff tarafından,
AB’ndeki Karbon Piyasası’ndan bahsedilmiş, bu kapsamda kota ticareti,
karbon piyasası araçları, ekonomik fırsatlar ve çevresel etkileri
aktarılmıştır.
Çevre
ve Şehircilik Bakanlığı Şube Müdürü Mehrali Ecer, AB’de emisyon ticaret
sisteminin (ETS) çok gelişmiş olduğunu, ülkemizde ise bu işin Gönüllü
Karbon Piyasaları ile yürütüldüğünü belirtmiştir. İlk projenin 2005
yılında yapıldığını ve bugüne kadar 178 adet proje olduğunu ifade eden
Ecer, daha sonra yapılan çalışmaları aktarmıştır. “Karbon Piyasalarında
Ulusal Deneyim ve Geleceğe Bakış” konulu bir yayınımızın olduğunu
söyleyen Ecer, sicil kayıt sistemi ile gönüllü piyasası olup da sicil
kayıt sistemi olan tek ülke olduğumuzu belirtmiştir. Sera gazı
emisyonlarının takibi hakkında yönetmelik hazırlandığını ifade eden
Ecer,şu an Başbakanlıkta olan yönetmelik ile MRV
(izleme-raporlama-doğrulama) sisteminin geleceğini
söylemiştir. Bakanlığın, Kyoto Protokolü kapsamında, sera gazı
azaltımıyla ilgili bir IPA projesi olduğunu belirten Ecer, ülkemizin
önceliğinin emisyonları izlemek, kayıt altına almak ve böylece
emisyonları kontrol etmek olduğunu vurgulamıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder